To Love in Your Own Language

07.11.2018   Göksu TUMAÇ
To Love in Your Own Language

Sevgi, ilişkiler filan üzerine çok yazdım bu aralar. Ama ne yaparsın, ülke gündemi de belli. Her gün ölen kadınlar, dövülenler, sokaklar kavga dövüş. Akdenizli, kanı kaynayan, coşkulu bu topluma, dokunmak öyle yasaklanmış, kalplerine o kadar zincir vurulmuş ki;  hepimizin derdi var bu konuda. Kimi görsem sevgi arıyor, kimi görsem hayal kırıklıkları var. Erkekler konuşmuyor, kadınlar şikayet edip duruyorlar.

Bu kadar dokunmayınca, dokunulmayınca, dokunmanın tonu, algısı, en sonunda şiddeti değişiyor. Başı okşanmayan çocuklar; hasretle bekledikleri dokunuşları, ne şekilde bulurlarsa bulsun kaybetmek istemiyor, bir sevgi ifadesi olarak algılayabiliyorlar, bu bir tokatla bile olsa. Beni seviyor, kıskanıyor, ihtirasından kendini kontrol edemiyor, diye kendini ikna eden bir sürü kadın var. Bundan belki de; bütün diziler, sevdiğini kolundan tutup götüren maçolarla dolu. Alıp karşınıza konuşmayıp, sen küçüksün deyip, susturduğunuz çocuklar; kendini bağırarak ifade eden adamlar oluyor bir gün.

Gary Chapman, diye bir yazar var. Beş Sevgi Dili; iletişim adına şahane bir kitaptır, onun yazarı. Benim için çok kilit bir zamanda okumuştum bu kitabı, evliliğimin ilk patladığı zamanlardı ve ben bu evlilik birliğinin geri toplanmasını bir iş edinmiştim, başladığım herhangi bir şey gibi başarıyla tamamlamak istiyordum, mücadeleye değer mi değmez mi, bana göre mi ona bile bakmadan :), edindiğim şahane yaşam dersleri oldu bu süreçte, o da ayrıdır. Hacer Sinem Karabaş koçum oldu ve bana bu kitabı önermişti.

Temelde kitap şunu söylüyor. Beş tane sevgi dili var, ve bunların ara tonları. Tensel temas, sözel iletişim, nitelikli zaman geçirme, hediye almak, hizmet. Bu beş dilden biri şeklinde sevgiyi anlayan biri, bu dilde sevgisini sunar ve bu yolla sevgi aldığına inanmazsa, bu dilde sevgisini ifade edişinde, algılayışında problemler çıkar.

Örnekleyelim, adam ve kadın ayrılma evresindedir ve ilişki terapistine giderler. Adam: -Tek bir güzel söz söylemez, nemrut, mutsuz, benimle evli kalmak istediğini bile sanmıyorum. Konuşamıyoruz, işi gücü temizlik yapsın, umurunda bile değilim. Kadın: -Her gün, evi en iyi şekilde organize ediyorum, faturalar her şey bana bakıyor, parasını ödemekten başka bir şey yapmıyor, çoraplarını ortada bırakıyor, dağınık, sonra da beni seviyormuş, boş konuşsun ancak. Diyalogdan anlaşılan şu; sevgi dili sözel iletişim olan bir adam ve sevgi dili hizmet olan bir kadın, kendilerince sevgilerini ifade etmelerine rağmen anlaşamıyorlar. Ancak; bir İtalyan ve bir Çinli’nin kendi dillerinde birbiriyle konuşması kadar anlıyorlar, birbirlerine ifade ettikleri sevgiyi.

Kimi zaman; sevgi dili fiziksel temas olan bir çocuk, çocukluğunda dövülüyor, kötü hissediyor, bunun yanlış olduğunu aklıyla idrak etse de; bilinçaltı bunu sevgi ifade etme yöntemi olarak benimsiyor. Büyüdüğünde aile içi şiddet uygulayan biri oluyor. Cinsellik, fiziksel temasın bir tonu; siz bunu bütün kültürünüzde yasaklarsanız, bütün küfürlerde ceza yöntemi olarak ortaya koyarsanız, sevgiyi bu şekilde algılayan biri, ya da bu yolla sevgi alamayan biri ne yapar?  Zorla alır. Bunun örnekleri uzar gider.

Aksi söylenemez, tecavüz, şiddet, alıkoyma bunlar korkunç şeyler. Şu an meşrulaştırmaya çalıştığımı düşünmenizi asla istemem. Hatta şiddet mağdurlarının; kırk yıl terapiler görüp, anlamaya çalıştığını, ama bunu uygulayan hayvanların kendileriyle bir türlü yüzleşmeyip, en az üç kişiyi psikologlardan, yaşam koçlarından çıkamaz hale getirdiğini düşündükçe, yine bize empatili günler düştü eyvah deyip sinir oluyorum. Ama kendimizden başlamak gerek, kendi sevdiklerimizi anladıkları dilden sevmek, anlamak için biraz zahmet etmek gerek galiba. Yeryüzünde olan bütün kötü şeylerin sebebi sevgi eksikliği, sevgiyi hissedememek çünkü. Bunu önlemenin en kolay yolu da emek vererek, anlayarak, mesai harcayarak sevmek. Sevgi diye diye yüzüm aydınlandı be, oh iyi geldi sevgiler, sev, sevil, seviş, en iyisi vallahi. Umarım keyif alıyorsunuzdur. Yorum yazarsanız sevinirim. Merak ediyorum çünkü ne düşündüğünüzü. Haftaya biraz iyi yaşam alışkanlıkları üzerine yazacağım. https://www.youtube.com/watch?v=tmSzRx9RYLk Frank Sinatra’ dan gelsin bugünün fon müziği, Sevgiler